1.1. Köy Sosyolojisinin Konusu, Tanımı ve İçeriği
Bağımsız bir bilim olarak sosyoloji toplumsal yapının kuruluş ve işleyişini
çözümleyerek toplumsal olayların bağlı olduğu genellikleri belirleyerek ve bu
genelliklerden hareketle de toplumsal gidişi değerlendirmeye çalışır. Toplumsal yapıyı
çözümlemeye çalışan sosyolojide bazı özel alanlar ortaya çıkmıştır. Bu çalışma alanları
sayesinde, toplumsal gerçekliğin daha derinlemesine anlaşılması mümkün olabilmiştir.
Bu gün sosyolojide genel olarak Uygulamalı Sosyoloji, Kurumlar Sosyolojisi, Genel
Sosyoloji vb. bölümler söz konusu olmakla birlikte, daha özelde konularını inceleyen bir çok
alanın var olduğunu görüyoruz. Bu alanlardan birisi de Köy Sosyolojisidir. Kır ya da Kırsal
Sosyoloji olarak da isimlendirilen Köy Sosyolojisi, sosyolojinin yöntem ve teknikleri ile köy
yerleşim birimlerini çeşitli boyutlarda ele alıp incelemektedir.
Köy sosyolojisi, kırdaki toplulukların, toplumsal örgütlenmeleri, toplumsal ilişkileri,
üretim biçimi, nüfusu, doğal ve toplumsal çevrelerinin niteliği, yaşadıkları yörede kurdukları
toplumsal çevrenin özellikleri, kendi dış dünyaları ile kurdukları bağlar, sahip oldukları
görenek, gelenek ve töreleri, toplumsal değişme özellikleri gibi konular köy sosyolojisinin
inceleme alanını oluşturmaktadır.
Bu durumda köy sosyolojisi kısaca sosyoloji biliminin kırsal alanlara yönelik
inceleme alanı olarak değerlendirilebilir. Köy sosyolojisi, çeşitli açılardan ele alınarak bir çok
tanımı yapılabilir. Bu konuda farklı tanımların yapılması daha çok konunun hangi bağlamda
ele alınışı ile ilgilidir. Nitekim bu farklı tanımlar sadece köy sosyolojisi tanımları için geçerli
olmayıp tüm ele alınıp incelenen konular için de geçerlidir.
Geniş bir açıdan köy sosyolojisi; “Kırsal alanlardaki toplumsal yapıyı ve bu
yapının değişim ve dönüşümünü, insanlar arası ilişkileri, tutum ve davranışları, yaşanan
sorunları ve çözüm yollarını bütüncül bir açıdan inceleyen Sosyoloji bilim dalı” olarak
tanımlanabilir.
Dünya da ve ülkemizde sosyolojinin kır toplumlarını incelemesini daha çok iki temel
yöntem şeklinde gerçekleştiğini görüyoruz. İlki kuramsal çalışmalar şeklinde olanlardır. Bu
çalışmalar daha çok makro açıdan ve teorik bağlamda gerçekleştirilmiştir. Kır toplumsal
yapısı, kır toplumlarının niteliği ve kırsal dönüşüm süreçleri şeklinde gerçekleşmiştir. Bu
teorik çalışmalarda ayrıca kır sosyolojisine yönelik temel teoriler ve yöntemler geliştirilmiştir.
İkincisi ise kır toplumlarının özelliklerinin incelenmesi temel alınmış ve daha çok
mikro düzeyde gerçekleştirilen çalışmalardır. Bu alanda gerçekleştirilen çalışmaların çok
büyük bir kısmı daha çok uygulamalı saha araştırmaları şeklindedir. Ülkemizde her iki eğilim
içinde de yer alabilecek çalışmalardan söz edilse de daha çok ülkemizde köy sosyolojisi
çalışmaları monografi ve saha araştırması şeklinde gerçekleştirilen çalışmalardan
oluşmaktadır.
Bir yerleşim birimi olarak köy, bir çok unsuru ifade eden bir gerçekliğe tekabül
8
etmekle birlikte, iki ana unsur bir yerleşim birimi olarak köyün ele alınıp
değerlendirilmesinde önemli bir yer tutar.
Bunlardan birincisi; Doğal (fiziki) unsurlar
İkincisi ise; Toplumsal unsurlardır.
Doğal unsurlar ile ifade edilmek istenenler köyün coğrafi konumu, iklim koşulları,
toprak yapısı, bitki örtüsü, yer altı ve yer üstü suları vb. sahip olduğu özelliklerdir.
Toplumsal unsurlarla ifade edilmek istenenler de; demografik durum (eğitim seviyesi,
yaş, cinsiyet vb.), ekonomik faaliyetler, gelenek ve görenekler, kültürel unsurlar vb. sahip
olduğu özelliklerdir.
Bu iki unsur kendi içlerinde ve karşılıklı olarak aralarında sürekli etkileşim
halindedirler. Bir unsuru diğerinden salt bağımsız olarak değerlendirmemiz mümkün olmaz.
Şöyleki; köyü oluşturan iklim koşulları hangi ürünün yetiştirilmesini belirler ya da toprak
kalitesi ürün verimliliği üzerinde doğrudan bir etkiye sahiptir. Ülkemiz açısından
düşündüğümüzde orta anadolu köylerinde daha çok hububat üretimi geçekleştirilirken,
Marmara bölgesine doğru daha çok sebze ve meyva üretiminin gerçekleştirildiğini görürüz.
Aynı şekilde sulanabilir arazilerde hububat üretimi daha verimli olurken, çorak ve sulanamaz
topraklarda hububat üretiminin verimliliğinin daha düşük olduğu görülür.
Toplumsal koşullar köyün yaşam ve kültürel unsurları üzerinde de etkilidir. Örneğin
nüfusun yapısı, doğrudan üretim üzerinde dolayısıyla köyün refah seviyesi üzerinde güçlü bir
etkiye sahiptir. Diğer yandan köy halkının sahip olduğu gelenek ve görenekler onların tüketim
alışkanlıklarını doğrudan etkileyebilmektedir.
Doğal ve toplumsal unsurların etkileşimi yukarıda belirttiğimiz gibi sadece kendi
içlerinde bir etkileşime sahip değillerdir. Bu iki unsur arasında çok güçlü bir etkileşim vardır.
Doğal yapı insanların gelenek ve törelerini etkiledikleri gibi, toplumsal unsurlarda doğal
unsurlar üzerinde etkisini gösterebilmektedir. Örneğin köylünün eğitim ve bilgi seviyesi
mevcut toprak verimliliğini olumlu yönde etkileyebilmekte ya da sahip oldukları bilgi ve
tecrübe ile doğa koşulları ile daha başarılı bir şekilde mücadele edebilmesine imkan
sunabilmektedir.
9
Tüm bu unsurları dikkate aldığımızda, sosyolojinin alanlarından biri olan köy
sosyolojisinin birçok sosyal ve doğa bilimleri ile alakalı bir alan olduğunu bize gösterir. Her
ne kadar köy sosyolojisin temel inceleme alanı köy toplumsal gerçekliği olsada, bu
incelemeyi gerçekleştirebilmek için diğer bilim dalları ile güçlü bir etkileşime sahip olması
gerektiği gerçeğini de ortaya koymaktadır. Bu bağlamda köy sosyolojisi, coğrafya, ekonomi,
ziraat, antropoloji, jeoloji vb. alanlarla sürekli bir etkileşim halinde olan sosyolojinin bir alt
disiplinidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder